Sonunda dedeciğime kavuştuk! ❤
Tabii ki biraz yıpranmış, sarsılmış ama o neler neler görmüş, bunları da atlatacak inşallah. Daha bize anlatacağı, öğreteceği çok fazla şey var. Dün kendine geldiğinde, bir videosunu çekip aile grubuna göndermişler. Videoda “100 yaşına kadar yaşayacağım, hiçbiriniz merak etmeyin” diyor. Ne tatlı değil mi? O gerçek bir çınar ve böyle demesi bile kalbimi kazandı.
Dedem küçük yaşta yetim kaldığında büyük abisi askerdeymiş. Büyük dedemiz ölmeden biraz önce dedemi yanına çağırmış ve annen ile tüm kardeşlerin sana emanet demiş. Dedem de daha küçükmüş ama 3 kız kardeşinin 3 erkek kardeşinin ve annelerinin sorumluluğunu üstüne almış. Bu yıllarca böyle devam etmiş. Ben bile küçüklüğümden hatırlıyorum, dedem bugün bile kardeşlerine sahip çıkıyor.
Çok yokluk görmüşler, çok cefa çekmişler. Mesela çocukluklarında evde 2 çift erkek ayakkabısı varmış. Sabah iki kardeş giyer gidermiş, öğleden sonra diğer iki kardeş. Şu an yazarken bile boğazım düğümleniyor. Öyle bir yokluk. Şu an sıcak evimde oturup, laptopumla bunu yazıyor olmam tamamen dedem sayesinde. Nasıl bir minnet duyduğumu anlayabiliyor musunuz?
Sonunda tüm kardeşleri de dedem de evlenip yuvalarını kurunca bu kez başka sıkıntılar başlamış. Yine yokluk varmış. İneklerden elde edilen süt yalnız başına ya da tereyağı peynir falan yapılarak satılırmış. Sülalenin ilk erkek torunu olduğu için en çok sevilen çocuk olan babama verilen süt, kazan boşaltıldıktan hemen sonra, yıkanmadan hemen önce kazana biraz su dökülüp çalkalanarak elde edilen suyla karışık sütmüş. Biliyorum biraz karışık anlattım ama onların yaşadıkları günleri düşündükçe üzülüyorum. Yine duygularımın altında kaldım.
Babamdan sonra halam doğmuş ama buradan da başka bir drama doğmuş. Babaları vefat ederken askerde olan dedemin büyük abisinin çocuğu olmuyormuş. Dedemden halamı istemişler. Ya evladını abisine verecekmiş ya da abisinin yuvası dağılacakmış. Dedem ilkini feda etmeyi tercih etmiş, çünkü babasına ve annesine söz vermiş. Burada size şunu anlatayım da dedemin nasıl biri olduğunu anlamaya bir tık daha yaklaşın. Dedem asla sakal bırakmaz. 80 küsur yaşında hala her gün tıraş olur. Bunca şey yaşadı, bugün bile yaptığı ilk şey tıraş olmaktı. Neden biliyor musunuz? Bir gün bir konu olmuş, annesine “sakal bırakacağım ki sözümü dinleyesiniz, beni dinlemiyorsunuz” demiş. 40 yaşında kocasını uzun sakalları varken kaybeden büyükbabannemiz ise ” Eğer sakal bırakırsan sana sütümü helal etmem” demiş. Olay bu. O gün bugündür dedem bir gün bile sakal uzatmamış. Ailesine böyle bir bağlılık duyan, bu kadar adanmış bir adam elbette abisi için kendi evladından da vazgeçecekti. Burada derinine inilmesi gereken çok şey var, çünkü bu çocuğun yani halamın bir annesi bir abisi ve sonra arkasından gelecek 4 kardeşi daha olacaktı. Beni bile etkileyen olaylar silsilesi böyle başlamıştı. Çünkü halamın “yeni annesi” olan yengemiz, ona asla hala dememi istemezdi. Ama ben ilkokula bile gitmeyen halimle ona da kafa tutmuş ve benden sonraki yeğenlerinin de ona bu ailede yeri olduğunu hatırlatması için hala demeye devam etmiştim.
Neyse, ne anlatacaktım nerelere geldim haha. Bence bugünlük bu kadar yeter. Bir gün ailem ile ilgili kitap falan yazayım ben en iyisi.
One thought on “Şimdi İyileşme Zamanı!”