Hayatım boyunca çok fazla insan girdi çıktı hayatıma. Bazıları gerçekten ilham da oldular bana, yolumu belirlememe yardım ettiler, hayatımı düzene sokmama yardım ettiler, bir yerden başka bir yere, bir aşamadan başka bir aşamaya geçmeme yardım ettiler. Onlar kadar, bana kötülük yapanlar ya da benim için hiçbir şey yapmayanlar da bana katkı oldu her zaman. Bunca kişinin arasından yalnızca bir kişi seçmek oldukça zor ama imkanız değil tabii ki 🙂
Kaybım daha çok yeni diye böyle düşündüğümü sanabilirsiniz ama bana ilham olan insanları şöyle bir düşününce bir kişinin adı çok net beliriyor: Dedem. Dedem gerçekte hikayesi dinlenildiğinde sadece bana değil herkese ilham olabilecek biri. Elbette onu eleştirecek çok çok fazla kararını bulabiliriz ama totale baktığımızda gerçekten de hayran olmamak elde değil. Dedemin hayatımızı değiştirmek için attığı herhangi minicik bir adımı bile atabilmiş değiliz henüz. Hem de hiçbirimiz! Böyle cesur ve akıllı bir adamdan böyle çocuklar ve torunlar olması da ilginç tabi, sanırım bu noktada genler ve babaannemin biraz korkak ve garantici biri olması yatıyor olmalı.
Onca sorumluluk, eline bakan onca insan varken, kendi hayatını hiçe sayıp onlar için elinden geleni yapması tam bir kahramanlık değil de nedir? Çocukluğu zaten yokluk ve ıstırap içinde geçmiş, o kısmı hiç düşünmek istemiyorum tabii. Sonra ilk gençliğinde tüm kardeşlerini ve annesini mutlu ettikten sonra (yani kız kardeşlerini ve abisini evlendirdikten üstelik kendisi ve diğer erkek kardeşleri evlendikten, yani herkes herkesin mürüvvetini gördükten ve çoluğa çocuğa karıştıktan sonra) artık memleketi ona dar gelmiş olacak ki, kalkmış İstanbul’a gelmiş. Şöyle bir düşünüyorum da dedem İstanbul’a geldiğinde 6 çocuk babasıymış ve 41 yaşındaymış. Ona ihtiyacı olan 6 kardeş ve bir anneyi mutlu edip, onlara ait hayatlar kurdurup geride bıraktıktan sonra, 6 çocuk ve bir eşle aynı döngüye girmesi belki de dedem için bir kader motifidir, kim bilir. Çünkü burada da çocuklarını ve eşini mutlu edip onlara iyi bir hayat sağladıktan sonra geride bırakıp başka bir yola yelken açtı.
Bir yanda hayatını defalarca sıfırdan kuran, her defasında yılmadan harekete geçen, üstüne 6 çocukla adından başka bir şey bilmediği bir şehre göç eden ve tükenmeyen 41 yaşındaki dedem, diğer yanda hayatıyla hala ne yapacağına karar verememiş olan, yılgın ve bıkkın hisseden 35 yaşındaki ben.. 41indeki dedemin zaten benim iki ömrümde göğüsleyemeyeceğim kadar sorumluluk alması ve sorun çözmesi de cabası. Dedem o kadar insanın sorumluluğuyla karar vermiş, benim kendimden başka düşünmem gereken kimse yok. Ama haaaalaaa alacağım basit bir eşyaya bile karar veremiyorum. Belki o kadar insanın sorumluluğunu almanın verdiği baskıdan, belki acele hareket edip karar alması gerektiğinden, bilmiyorum tabii ama dedem ne kadar net biriymiş ya! Sen kalk 6 çocukla hiç bilmediğin büyük şehre taşın, sonunda o büyük şehirde hayatta kal ve torunlarına kadar herkese iyi bir yaşam sağlamış ol! Belki de benim de hayatımda öncelikle bulmam gereken şey bu netlik, sonra karar verme gücü ve o kararı uygulayacak cesarettir, ne dersiniz?
Konu dedem olunca hala kafamı toplayıp yazamıyorum, fark ediliyor mu?
fundaninharikalardiyari.com – © 2021 – Tüm Hakları Saklıdır.