CoronaVirüs Bitti Herhalde?

Bu dönemde yaşamak zorunda olmak beni gerçekten çok zorluyor.

İnsanı ayrı tuhaf, yöneticisi ayrı tuhaf, olayı ayrı tuhaf… Şu an her yerde o kadar fazla insan dışarıda, o kadar fazla fotoğraf ve video akıyor ki aklımızı kaçırmamamız elde değil! Anlıyorum herkes çok daraldı, herkes dışarı çıkmak istiyor, herkes alıştığı düzene dönmek istiyor ama yolu bu değil! Şu fotoğrafa bakar mısınız?

Hiçbir şey öğrenememişiz. Böyle fotoğrafların geldiği tek yer sadece İstanbul ya da sadece Türkiye de değil. İtalya’dan da, Fransa’dan da kalabalıkların kitle halinde olduğu fotoğraflar yağıyor. Amerika zaten yanıyor. Almanya bile iğne atsan yere düşmeyecek bir hale gelmiş. Çoğunda insanların maskesi yok. Kimse korunmuyor. Gel de delirme! Elbette çalışmak zorunda olana, dışarıda olmak zorunda olana, hayati derecede önemli olaylar yüzünden dışarıda olmak zorunda olana değil bu yazdıklarım. Tamamen keyfe keder gezmek isteyene, Instagram’a fotoğraf atmak için macera arayana, zamanı olduğu halde, tüm insanların ve kendisinin sağlığını hiçe sayarak bu metrobüse binmeye çalışanlara… Son 20 senenin yarattığı “herkes mal, bir ben akıllıyım” akımının yarattığı insanlar işte bunlar..Evde oturup hastalığın yayılmasına alet olmak istemeyene, kronik hastalara ve özellikle sağlık çalışanlarına çok büyük haksızlık bu.

Gerçekten bu dönemde yaşamak bana çok zor geliyor. Bu kadar yanlışlığı, haksızlığı, adaletsizliği bünyem kaldıramıyor. Boğazımın ortasına bir öfke yumruğu oturuyor, sonra hasta oluyorum. İnsanlar olarak belli ki asla birlik olamayacağız, birbirimizi anlayamayacağız, beraber hareket edemeyeceğiz. Buna artık eminim. Birbirimiz için yaşayıp, birbirimizi hayatta ve ayakta tutmak için çaba gösteremiyoruz. 2000 yıldır aynı sorunlar yüzünden savaşan, aynı gevşeklikler yüzünden salgınlarla uğraşan, uzaya gidebilmeyi başarmış ama insani olarak hala bir arpa boyu yol kat edememiş kitleleriz biz. Corona’ya kadar yine de bunun değişebileceğine az da olsa inancım vardı. Artık bu inancı tamamen kaybettim.

fundaninharikalardiyari.com – © 2020 – Tüm Hakları Saklıdır.

9 thoughts on “CoronaVirüs Bitti Herhalde?

  1. maalesef öyle…
    sorun keşke korona olsaydı…insanı uyuşturucuya alıştırır gibi tüketim toplumu yaşamına alıştırdılar…akıllı olmak bencil olmak olarak eğitildiler. toplum demek geri demek olarak bellettiler. tüm bu olan bitenlere yol açanlar ise kendi izlerini kaybettirdiler…sanki toplumlar ekolojiyi bozuyormuş. sanki toplum suları kirletiyor, doğayı kirletiyor, küresel ısınmaya yol açıyor gibi algıda başarılı oldular. oysa toplumun fabrikaları yok, atık su, atık nükleer, atık vb yok ki…
    gerçekten bir kafa ve algı karışıklığı yaratılmış. haliyle çözümsüzlük daha evla hale getirilmiş sanki…biraz dürüst duyarlı insanlar ise gerilim ve umutsuzluğa baş vurmaktan öte çözümü yok gibi hallere itilmiş..
    hiç olmazsa kendimize olan inancımızı korumalıyız…başarılar…

    Liked by 1 person

    1. Gerçekten öyle ve bu çok yorucu =( Çünkü biz sadece kendisini düşünmeye programlanmış, sadece kendi hayatının önemli olduğuna inanmış kitlelerin arasında yaşamaya çalışıyoruz. Anlatmaya çalışsan, anlatamıyorsun.

      Liked by 1 person

    1. Bu yüzde yüz başarılabilir bir şey mi peki? Mesela ananasa fişek koyup hamile file yedirmişler. Fil de bebeği de ölmüş. Bu haberi görünce tepki vermemeyi nasıl başarıyorsunuz? Dünya da o kadar fazla acımasızlık var ki. Hepsi de insanın açgözlülüğü ve egosu yüzünden. Ya da polis memurunun George Floyd’u boğarak öldürdüğünü duyduğunuzda nasıl sakin kalabiliyorsunuz? Adam öldükten sonra bile boğazına basmaya devam etmiş. Bu nefret, bu öfke sizde duygu uyandırmıyor mu?

      Haber takip etmemeyi denedim. Gerçekten. Televizyonu bırakalı on yıllar oldu. Gazete falan da 2013lerde bitti benim için. Twitter’ım yok. Facebook’a yılda en fazla 3 kere giriyorum sanırım. Yine de bu haberleri öğreniyorum. Öğrenince tepkisiz kalamıyorum. Nefret ediyorum bu durumdan. Bunlar evrensel, bir de yerel olanlar var. Kadın cinayetleri, çocuk istismarları, gaspçılar, dolandırıcılar, tecavüzcüler. Bunları kabul edemem ki!

      Like

      1. Bu yüzde yüz başarılabilir bir şey!!! Kesinlikle.
        Öncelikle kendimden başlayayım. Facebook, Twitter ve İnstagram’da gayet aktif biriyim. Dünyada olup bitenden sıcağı sıcağına haberdar oluyorum. Seyretmediğim bir tek bizim (Kuzey Makedonya) haberler var. Bizde de ne habercilik ne de siyaset mevcut. Seviyesiz birşey diye uzak kalıyorum.
        Olup biten tabii ki duygu uyandırıyor. Bazen nefret te uyandırıyor ama ben durumları kabullenmeyi öğrendim. Şöyle açıklayayım; evvela elimden birşey gelmeyen durumlarla kafa yormamayı biliyorum. Hindistan’daki fil olayı, Amerika’daki zenci olayı.. Bu konularda ne yapabilirim? Sizin yapabileceğiniz bir şey var ise eğer, durduğunuz kabahat. Fakat benim yok. Verebileceğim tek tepki, duygularımı yazıya dökmek. Bunun dışında “abartılı bir şekilde” dünyanın derdini kendime yüklemiyorum. Çünkü elimde var olan güç kısıtlı. Yürüyüş yapmayan birini dağa çıkartmaya çalışmak gibi.. Sonuç, sadece yorgunluk, hırpalanmak, nefes darlığı.. Başarı SIFIR.
        Dolayısıyla, kendimden beklentilerim belli bir seviyede. Elimden gelemeyenle kafa yormuyorum. Ne kaldı ki bahsettiğimiz konular küresel. İnsanoğlunun dünyayı değiştirmeye gücü olsaydı, inanın bana bizden öncekiler arasından bunu yapacak birileri çıkar, dünyadaki olumsuzlukları silerdi ve çok şey de farklı olurdu.
        Uzun lafın kısası, açacağınız haberleri, açtığınız haberlerin sizi etkileme derecesini, duygularınızı filtreleyin. Dünyada hiçbir şey sizi durduk yere bu derece suçlu hissettirecek kadar önemli değildir. Ne kaldı ki dünyanın derdini kendinize yüklemeye de hakkınız yok. Kendinize saygı gösterin. Formül bu.. 🙂

        Liked by 1 person

      2. “Bazen nefret te uyandırıyor ama ben durumları kabullenmeyi öğrendim. Şöyle açıklayayım; evvela elimden birşey gelmeyen durumlarla kafa yormamayı biliyorum.” Ah yaa.. Tam da bu. Bunu uygulamayı öğrenmem lazım. Kendimi yiyip bitirmeden, üzüp kahretmeden buna odaklanmam lazım gerçekten.

        “Sonuç, sadece yorgunluk, hırpalanmak, nefes darlığı..” Tam da bu ya, boğuluyorum çünkü, işin içinden çıkamıyorum.

        Bunları pratiğe dökebilmek için önerebileceğiniz çalışmalar ya da okumalar var mıdır?

        Like

      3. Acikcasi kendimi ve durumlari kontrol edebilmeye baslamam Rhonda Byrne’un “The Secret” kitabiyla basladi. Cekim yasasini tanimaya basladim. Bu sekilde kendi hayatimin hukumdari oldugum hissi uyandi. Dolayisiyla hayatimda olup bitenden kimseyi suclamamayi bu sekilde ogrendim. Cok sey benim kontrolumde diye, icimi rahatlattim. “Basima ne geldiyse, kendim hakettim”e baglayinca, ondan sonra kendime, dusunduklerime, beklentilerime, davranislarima daha bir dikkat ettim. Sonuc ta ortada. Simdi hersey cok guzel!!! 😇
        Baslangic icin Echart Tolle’un “The power of now” kitabini da oneririm. Bunlarin ben Makedonca tercumelerini okudugum icin, size orjinal isimlerini yazdim. Turkce tercumeleri de var. Hatta “The Secret”in Turkce tercumeli filmi de var. Seyredebilirsiniz.
        Baslangic icin en onemli iki eser bence bunlar.
        Kisisel gelisim konusunda Robin Sharma’yi da cok okudum. Fakat bu iki eser, fazlasiyla heyecan uyandiranlardandi benim icin. Donum noktam da “The Secret” ile gelisti.

        Liked by 1 person

Bir Yorum Bırakabilirsin